Taylan Erler ve “Karavanda Tasarrufla Minimal Yaşam”

Hayat, bazı insanları büyük hayaller kurmaya itiyor. Kimimiz en rahat, geniş ve lüks evlerde yaşamak istiyoruz, kimimiz en son model araçlara binmek istiyoruz. Hayat, güneşin her sabah yeniden doğması, akşam yeniden batması gibi aynı görünmesine rağmen aslında olabildiğince farklı. Doğan, başka bir günün sabahının;  batan, başka bir günün akşamının güneşi. Aslında hayaller, hayatın içinde kalbimize doğan güneşler gibi içimizi ısıtan duygular. Kimileri hayatta hayallerini gerçekleştirme şansını yakalarken kimileri bu şansı kaybediyor, kimileriyse bu yolda hayallerine ulaşmak için çaba sarf etmeye devam ediyor. Bu röportajımızda, hayallerinden biri olan “karavanda yaşamayı” gerçekleştirmiş, 5 buçuk yıldır karavanda yaşamını sürdüren, on parmağında on marifet biri; müzisyen, oyuncu, seslendirmen Taylan Erler’i konuk ettik. Tasarrufla, minimal yaşamanın hayatına kattıkları ve yaşamına etkileri ile ilgili kendisiyle küçük bir sohbet gerçekleştirdik. 

Sizi sanatçı kimliğinizle sahnelerden ve ekranlardan tanıyoruz. Karavanda, minimal şartlarda tasarrufla yaşayan Taylan Erler olarak karavan hayatı nasıl?

“Karavan hayatı nasıl bir hayat?” diye çok soran var. 93 yılından beri hep kirada yaşadım ben. Memnundum hayatım güzeldi. Sonra işte bu karavan hayali vardı kafamda. Hep istiyordum yani. Ben “Bir yıl falan kalırım sonra tekrar kiraya geçerim.” diyordum. Uygun bir fiyata karavan buldum. Yani ben 1 sene karavanda kalmayı düşünmüştüm. Derken 5 -5,5 sene oldu. Ev de güzel, yaşam yeri, bizim için çok önemli. Kapısını kilitlersin ve o senin yuvan olur. Bu da bir yuva, bunun da kapısı var. İnsanlar, sokakta yaşıyorsun gibi düşünüyor. Bir anlamda aslında sokakta yaşıyorsun.

Peki bu minimal hayatı karavanda sürdürmek zor mu?

E tabi zorluğu da var keyfi de var. Zor neye göre zor? Yani size göre mi zor bana göre mi zor? Mesela ben, kullanma suyumu bir depoya koyuyorum. E bunu ben dolduracağım. Karavandaki tuvaletimi de ben dökeceğim giderlere. Elektrik mesela, güneş panellerimiz var güneş geliyor, aküm doluyor. Ve ben akşam ışıklarımı yakıyorum sonra telefonumu şarj ediyorum. Yani beyniniz her zaman evinizle ilgilenecek, öteki türlü ilgilenmezsiniz. Evde örneğin, su akıyor, gidiyor, doğal gaz geliyor zaten. Fatura gelince zaten sen anlıyorsun ne kadar harcamışsın. Şimdi karavanda yaşarken fatura vermeden anlıyorsun bunu. Şimdi böyle minimal bir hayatı istiyorsanız karavan güzel. Ama istemiyorsanız hiç girmeyin, derim.

Niçin karavanda yaşam?

Karavanda yaşamak hayalimdi. Aslında herkesin küçük bir hayali var. Karavan aslında kelime anlamıyla kervandan gelir. Hatta belki bilirsiniz, kefenleri bile kafasındadır kervancıların. Bak kefen burada, buna sarıyorsunuz ve kuma gömüyorsunuz. Yani onun için her şey orada. Her şeyleri orada. Ben yaşamımı burada sürdürüyorum ve bana yetiyor mu yetiyor. Eksiğim var mı? Hayır yok. Bitmiştir. Bunu tek başıma paylaştığım zaman sıkılıyorum. Düşünsenize 1 milyon dolarlık evdesiniz ve kimse gelmiyor misafirliğe. Ama karavan öyle mi? Karavana gelen çok oluyor. Karavanda her şey bir arada, uzağa gitmiyorum.  Mutlu muyum, evet mutluyum.

Karavan alma ve karavanda yaşama fikri nasıl ortaya çıktı?

Benim öyle çok fazla param yoktu. Cebimde biraz bir şeyler vardı.  Yeğenim küçük bir destekte bulundu, olabildiğince. Benim de evim burası. Sizin eviniz bir yere gidiyor mu? Gitmiyor. Benimki de gitmiyor. Burada duruyor. Bu hayali kuranlar varsa eğer aman geç kalmayın yapın bunları. Buna aslında nefsini terbiye etmek de diyebiliriz, neden? Karavanda yaşamak tasarruf ederek minimumda yaşamak aslında. Indira Gandhi’nin güzel bir sözü var: “Hayatta her şeyden yeteri kadar yararlan ki başkaları da yararlansın ondan.” diye.

Karavan hayatı ve tasarruflu yaşam eşdeğer kavramlar mı?

Aslına bakarsanız hayatta o kadar çok israf ettiğimiz şey var ki. Ben karavana geçince anladım ki yazın, ne bileyim ben 4 tane tişörtle idare edebiliyormuşum. 2 tane şort 1 tane de kotla idare edebiliyormuşum. Bunlarla idare edebiliyorsunuz, bunları zaten bir çantaya sığdırabilirsiniz.  Su mesela, karavan hayatında su çok önemli. Tasarrufsuzca harcayarak başkasının da hayatındaki suyu almış oluyorsunuz. Otelde ne diyoruz: “Ya para verdim harcarım, aksın su”. Evde: “Ya maaşı aldık ya, bu ay da akıtalım ya…” Genel olarak çok olduğu zaman rahat hareket ediyoruz.  Şunu öğrendim: Duştan sıcak su gelinceye kadar bir su akar. Önce soğuk su gelir, sonra sıcağa dönüşür. Beklerken soğuk akan su var ya? O su gitti. O su, ne kadar biliyor musunuz? Tam 6 litre. Bayağı su yani. Ben karavanda banyoda sadece 11 litre su kullanıyorum. Diyeceksiniz ki sen yıkanmıyorsun. Evet çok dediler böyle. Bir gün “Gir, dene.” dedim. “Benim yaptığım gibi yapacaksın ama. Eski stil yapacaksın.” dedim. Size de tarif edeyim. Önce başınızı yıkarsınız. Sonra başınızdan inen su zaten vücudunuzu ıslattığı için, lifinizle bütün vücudunuzu sabunlarsınız. İşte yıkandınız bitti. Tabii hesapsızca yaşayanlar duşu açık tutar, o orada dökülür, israf olur gider. Mesela adam yıkanıyor, sabuna bakıyor, şampuana bakıyor, bu muydu bunu mu alsam acaba diye seçerken su akıyor hala.  Aslında biliyorsunuz biz, giden suyu ödüyoruz. Harcadığımız su giden sudur. Giden su da işte boşu boşuna gitmiş oluyor.

Karavan hayatının masrafları nelerdir?

Masraf çok fazla değil, ruhsatlı bir karavanınız varsa her yıl bir vergisi var. Eğer karavanınız çekme ve 750 kg altındaysa vergiden muaf oluyorsunuz. Suyunuzu yakın bir yerden alabilirsiniz. Mesela benim 50 litrelik depom var. Bana yetiyor. Elektrik için güneş panellerim var. Elektrik güneşten yani. Masraf yok. Kışın haftada bir defa tüp bitiriyorum o da 110 lira civarı. Motokaravan denen araç tipi karavanlarda ise vergi biraz yüksek. Onların 5000 lira civarı vergisi olabiliyor.  Tabii ki şehirlerde karavanı park edecek güvenli bir yere vereceğiniz kira bedeli de var. Ama bir ev kirası kadar değil elbette.

Son olarak tecrübeleriniz ışığında minimal karavan hayatını hayal edenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Hayal ediyorsanız peşinden gidin, hayat “İşte bugün o gün!” dediğiniz güne sizi taşımayabilir. Önce karavan sahibi olmak isteyenler gezecekler mi duracaklar mı buna karar versinler. Evdeki rahatlık karavanda tam olarak yok, buna göre hareket etsinler. Muhakkak işin başında bu işi iyi bilenlere danışıp hareket etsinler.